CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, “Sayın Bakan’ım, ülkenin selameti için sizden ricam var; istifa edin” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı ve AFAD’ın bütçeleri görüşülüyor.
Komisyonda kelam alan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Süleyman Soylu’ya hitaben, “Sayın Bakan’ım, ülkenin selameti için sizden ricam var; istifa edin” diye kelama başladı ve şunları söyledi:
“Niye söyledim bunu? AK Parti Küme Başkanvekili şöyle bir açıklama yaptı; ‘Bakan’ımız çok değerli lakin Cumhurbaşkanı’mızın durduğu yerde durmalıyız’. Sayın Bakan, geçtiğimiz pazar günü İstanbul’da yaşanan acı olay ve hemen karşısında, ‘duygusal amaçlı’ diyor grup başkanvekili, duygusal amaçlı açıklamalar yaptı. Türkiye’nin milletlerarası bağlantılarını de etkileyebilecek usulde açıklama yaptı. Bu türlü İçişleri Bakanı olmaz. Sayın Bakan, bir bakanın yapmaması gereken açıklamaları daha öteki mevzularda da yaptı.
Kendisi İçişleri Bakanı, can güvenliğinden sorumlu olduğu insanları amaç gösteriyor. Bu türlü İçişleri Bakanı olmaz. Sayın Bakan, beni, bir diğerini sevmiyor olabilir, şahsî hayatta birtakım şeyler edebilir fakat bir İçişleri Bakanı olarak amaç gösteremez. Bu türlü bir insanın İçişleri Bakanı olarak kalması ülke için ziyandır.”
“En çok neye sinirleniyorsunuz; cari açığı uyuşturucu parası ile finanse etme. Bana şiddetle sinirleniyorsunuz” diyen Bekaroğlu, bu konuda Türkiye’nin uluslararası problemi olduğunu vurguladı ve şöyle konuştu:
“Kara listesinde, gri listesinde. Yani ne demek gri liste? Hani ‘Kara parayla, terörün finansmanıyla bir şekilde ilişkili ülke’ diyor. Ne vakit diyor? 2021 diyor ki ‘Türkiye’nin kara parayla ilgili yapması gerekenleri yapmadığından ve birtakım terör örgütlerini de sayarak, bunlarla para trafiğiyle ilgili durumundan dolayı’ diyor, bu listeye koyuyor.
Bu sene haziran ayında gene gözden bir geçiliyor ve Türkiye bu listede kalıyor. Bizimle beraber o listede olan başka ülkeleri saymıyorum. Arkadaşlar, bunun temelinde başka bir sürü sebepler de vardır ama en önemli sebep, bizim diğer ülkelerden farklı olarak yıllardan beri çıkarmakta olduğumuz varlık barışı kanunlarıdır, düzenlemeleridir. Türkiye, OECD’nin başka bütün ülkeleriyle birlikte 2003’te varlık barışı manasına gelebilecek kanunlar çıkardı. Neydi o? OECD, bu kararları, liste şeylerini oluşturmadan önce ülkelere şöyle bir davet yaptı: Bakın, vergi kaçırmak emeliyle değişik sebeplerden ötürü geçmişte çıkmış olan paraları işte, küçük bir vergilendirme yaparak geri alabilirsiniz.
“SÜREKLİ ŞEKİLDE VERGİ Mİ KAÇIRIYOR İNSANLAR”
Dışarıdan para geliyor ve bu paraya kaynak sormayacağız ve bu parada rastgele bir inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapmayacağız… Daima formda vergi mi kaçırıyor beşerler, varlık barışından nasıl paralar gelebilir, kaynak sormadan nasıl paralar gelebilir? Vergi sebebiyle dışarı çıkmış paralar gelebilir. Öbür ne gelebilir pahalı arkadaşlarım?
“MERTÇE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMADINIZ”
Şimdi, Sayın Bakan’ımız ‘Devleti suçladı’ diyor. Devleti suçlamıyoruz arkadaşlar, devlet soyut bir şey. Sizi suçluyor Sayın Genel Başkan’ımız, sizi suçluyoruz. Devleti yönetenleri suçluyoruz. Yoksa devletin kendisi soyut kavram, neyi suçlayacaksınız, binaları mı suçlayacaksınız? Sizi suçluyoruz. Niçin suçluyoruz? Gereğini yapmadınız. Sayın Bakan, niçin siz, Sayın Genel Başkan’la ilgili mertçe çıkarak suç duyurusunda bulunmadınız da Jandarma Genel Komutanlığı’nı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nü bu işe karıştırdınız? Demiyor ki Sayın Genel Başkan, ‘Jandarma ve Emniyet ihmal yapıyor, uyuşturucuya göz yumuyor’. Böyle bir şey demiyor ki. Arkadaş, biz, Emniyet’in yayınlamış olduğu raporla konuşuyoruz. Emniyetin yayınladığı rapor, Sayın Bakan’ın bize sunmuş olduğu bilgilerle çelişiyor. Emniyet, Türkiye’de uyuşturucunun hakikaten önemli bir felakete dönüştüğünü yazıyor, Sayın Bakan da itiraf etmiştir zati. Haftada 5 bin kişi tutukluyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz Sayın Bakan. Bu ne demek Sayın Bakan?”
