Yapay zeka insanların işlerini elinden mi alacak? Bilimkurgu romanlarına konu olan insan-makine savaşı gerçek mi?’ Bu tür sorularla her zaman karşılaşıyoruz. Gelin ‘yapay zekanın öncüsü’ diyebileceğimiz makine öğreniminin tarihine kısaca göz atalım ve bu konuyu tartışalım. hadi ?
Kaynak: https://www.bbc.com/future/article/20…
1956’da matematikçi ve teorik biyolog Jack D. Cowan, Londra’da Wilfred Taylor’ı ve “öğrenme makinesini” ziyaret etti.
Jack D. Cowan gördüğü makine karşısında şaşkına döndü. Makinenin yaptığı, bir “ilişkisel bellek şeması” gerçekleştirmekti. Böylece ilişkiler buluyor ve bilgi almayı öğreniyordu.
Bir kutuya elle lehimlenmiş bir tel yığını ve devre blokları gibi görünen makine, bir sınır ağının erken bir analog biçimiydi.
Cowan ve Taylor durup makinenin çalışmasını izlerken, makinenin bu görevi nasıl yerine getirdiğine dair hiçbir fikirleri yoktu. Bu sistemin hedefini bulmak ve bu gücü açığa çıkarmak onlarca yıl alacaktı.
Aslında, sınır ağı terimi geniş bir sistem yelpazesini kapsar.
Merkezi olarak, yapay sinir ağları (ANN’ler) veya simüle edilmiş sınır ağları (SNN’ler) olarak da bilinen bu sınır ağları, IBM’e göre makine öğreniminin bir alt kümesi ve derin öğrenme algoritmalarının kalbidir.
En önemlisi, ifadenin kendisi, şekli ve yapısı, biyolojik nöronların birbirine sinyal verme şeklini taklit ederek insan beyninden esinlenmiştir.
İlk aşamalarda, sınır ağları ve maliyetleri hakkında şüpheler vardı, ancak yıllar içinde yapay zeka modası kesinlikle sınır ağlarına kaydı.
Aslında bu sınır ağları yapay zekanın geleceği olarak görülüyor.
Yapay zekanın hayatımızdaki etkisi ne kadar büyük olursa, bunun nasıl ve neden olduğunu anlama şansımız o kadar azalır.
Nasıl ki Cowan ve Taylor o zamanlar makinenin neler yapabileceğini anlayamamışsa, biz de şu anda yapay zekayı anlamakta zorlanıyoruz.
Bugün, yapay zekanın nasıl çalıştığını, kararlara ve sonuçlara nasıl ulaştığını bilmek istiyoruz. Avrupa Birliği potansiyel olarak ‘kabul edilemez riskler’ ve hatta ‘tehlikeli’ uygulamalar konusunda o kadar endişeli ki, şu anda ‘güvenli, güvenilir ve etik yapay zeka gelişimi’ için küresel bir standart belirlemeyi amaçlayan yeni bir Yapay Zeka Yasası geliştiriyor.
Bu yeni yasalar, açıklanabilirlik ihtiyacına dayanacaktır.
Bu yeni yasalar, “yüksek riskli AI sistemleri için, yüksek kaliteli veri, dokümantasyon ve izlenebilirlik, şeffaflık, insan gözetimi, doğruluk ve sağlamlık gerekliliklerinin temel haklar ve güvenlik risklerini azaltmak için kesinlikle gerekli olduğunu” sağlayacaktır.
Yapay zekanın anlaşılmaması da pek çok soruyu gündeme getiriyor.
Yapay zeka insanların işlerini elinden mi alacak? Firmalar makineleşmeye mi gidecek? Yapay zekanın bilinci var mı? Bilimkurgu romanlarına konu olan insan-makine savaşı gerçek mi?’ Bunlar sorulardan sadece birkaçı. Size soralım: Sizce insanların yapay zekayı anlaması ve insanlığın yararına kullanması mümkün mü? Yorumlarda buluşalım!